Sporty Magazine official website | Members area : Register | Sign in

Archives

Muro Film Afisi

Muro Filminin Cekimlerine Baslandi

Kurtlar Vadisi Pusu dizisinde devrimci jargonu ve yardımcısı Çeto’yla girdiği tartışmalarla tanınan ve “Nalet olsun içimdeki insan sevgisine” repliğini dilimize pelesenk eden Muro’nun maceraları beyazperdeye taşınıyor.



Yapımcılığını Pana Film’in, yönetmenliğini Zübeyr Şaşmaz’ın üstlendiği, senaryosunu Raci Şaşmaz, Bahadır Özdener ve Cüneyt Aysan’ın yazdığı “Muro � Nalet Olsun İçimdeki İnsan Sevgisine” sinema filminin çekimleri 18 Ağustos’ta başladı. 5 Aralık 2008’te vizyona girecek olan “Muro � Nalet Olsun İçimdeki İnsan Sevgisine” filmi bir yandan içimizdeki insan sevgisini ortaya çıkarırken, bir yandan da izleyenleri bol bol güldürecek.



Filmde Mustafa Üstündağ, Şefik Onatoğlu ve Eray Türk’ün yanı sıra, Fırat Tanış, Evrim Alasya, Bülent Şakrak da rol alıyor. Ayrıca Üstündağ ve Onatoğlu’na iki Rus güzel Nataliya Bondarenko ve Daria Litvinova eşlik ediyor. Filmin sürprizlerinden biri ise Mazhar Alanson.





Filmin konusu:



Cezaevinden çıkan Muro ile Çeto, devrimi köyden başlatmak üzere memleketlerine dönerler. İlk planları evlenip yuva kurmak, örnek birer devrimci olmaktır. Oysa köyde onları bir sürpriz beklemektedir. Muhtar, Muro ile Çeto’yu hapisteyken iki Rus kadınla evlendirmiştir. Muro ile Çeto’nun devrim ütopyasını gerçekleştirmeleri için; kadınları bulup boşanmaları gerekmektedir. Bunun için İstanbul’a dönen Muro ile Çeto’nun başına gelmeyen kalmaz. Çözümlemesini asla yapamayacakları bir örgütle karşı karşıya kalırlar…





KÜNYE



Yapım: PANA FİLM

Yapımcı: Raci ŞAŞMAZ

Senaryo: Raci ŞAŞMAZ � Bahadır ÖZDENER � Cüneyt AYSAN

Yönetmen: Zübeyr ŞAŞMAZ

Görüntü Yönetmeni: Selahattin SANCAKLI

Müzik: J.P. Smadj & Cem Yıldız (Pozitif Edisyon)





Oyuncular:

Mustafa ÜSTÜNDAĞ � Şefik ONATOĞLU

Fırat TANIŞ � Eray TÜRK

Nataliya BONDARENKO � Daria LITVINOVA

Evrim ALASYA � Bülent ŞAKRAK

VE

Mazhar ALANSON

Muronun Senaristi Full Ekranda

PART 1



PART 2



PART 3

Hem Film Hem Halay Cekiyolar

Kurtlar Vadisi’nde Polat Alemdar’ın düşmanı olduğu halde çok sevilen bir karakterden ve onun ünlü repliğinden yola çıkan Muro: Nalet Olsun İçimdeki İnsan Sevgisine filminin setine konuk olduk. Sette herkes müziğin ritmine kendini kaptırmış halay çekip duruyordu

Beyoğlu İmam Adnan Sokak’ta bir türkü bar; adı Mektup. İçeride Cem Yıldız ve topluluğu Kürtçe türkü söylüyor. Birkaç adam kendilerini kaptırmış halay çekiyor. Halayın başını çeken adam safkan bir devrimciymiş. Hem de en naifinden! Marx, Engels, Lenin hatmetmiş. Yoldaşıyla birlikte köyüne dönmüş, evlenip yuva kurmak ve devrimi ailesinden başlayarak gerçekleştirmek, cümle aleme örnek olmak için. Kendi öyle söyledi...

Meğer muhtarın oğlu onu ve yoldaşını oyuna getirmiş. Onları iki Rus kadınla evlendirmiş yokluklarında! İstanbul’a onları bulmaya gelmişler...

ÇETO DA FİLMDE OYNUYOR

Kurtlar Vadisi’nde Polat Alemdar tarafının düşmanı olduğu halde çok sevilen bir karakterden ve onun ünlü repliğinden yola çıkan Muro: Nalet Olsun İçimdeki İnsan Sevgisine filminin setindeyiz. Monitör başındaki yönetmen dahil herkes kendini müziğin ritmine kaptırmış durumda. Oyuncular dans edip duruyor sahne tekrar edildikçe. Oyuncularına halay çektiren film kuvvetle muhtemel gişe başarısıyla yapımcılarına da halay çektirecek. Nalet olsun içimdeki sinema sevgisine, figüran lazım olsa ben de halayın ucuna katılıp kurtlarımı dökeceğim! Eyvah, bu deyim uygun kaçmadı galiba! Sahi, nasıl oldu da Kurtlar’dan Kürtlere geldi konu?

Aslında yapımcı firma Pana Film’in kurduğu ekip, Muro (Zeynep’in Sekiz Günü’nde iyi bir performans veren Mustafa Üstündağ) ve onun izinden giden arkadaşları Çeto (Şefik Onatoğlu) ile Yıldırım (Eray Türk) için Doğulu olmalarından öte bir etnik köken vurgusu yapmamaya özen gösteriyor. ‘İnsan’ demeyi tercih ediyor, filmin odak noktasının Muro’nun naif devrim ideali olduğunu söylüyor. Eh, devrimci dediğiniz de enternasyonalist olur...

SAÇLARINI KESMEME ADAĞI

Yönetmen Zübeyr Şaşmaz ise çekingen davranmıyor bu konuda. Kürtçe şarkılar, kahramanlarının etnisitesini açığa vuruyor. Raci ve Necati Şaşmaz’ın Türkiye’de, İngiltere’de, ABD’de sinema okumuş kardeşleri kamera arkasındaki ilk uzun metrajlı film denemesinde aile geleneğini sürdürüyor. Dizinin bazı bölümlerini de yöneten Zübeyr Şaşmaz, Muro: Nalet Olsun İçimdeki İnsan Sevgisine’nin toplumsal içerikli, yer yer ironik bir komedi olduğunu söylüyor. Ama soyadına aldanıp Zübeyr Şaşmaz’ın vadi yolundan şaşmadığını düşünmeyin sakın.

Bu genç sinemacının saçlarının uzun siyah bukleleri var: Kendi projesini hayata geçirene dek saçlarını kesmeme adağında bulunmuş. Tıpkı Doğu’da zor sahip olunan çocuklar yedi yaşına gelene dek saçlarının kesilmemesi gibi... Guillermo Arriaga’nın Alejandro Gonzales Inarritu filmleri için yazdığı çok parçalı senaryolardan esinlenen bir film gerçekleştirecek birkaç ay sonra. Özyaşamöyküsünden izler taşıyan, Türkiye’de ve yurtdışında birden fazla şehirde geçen kişisel bir filmle auteur sinemasına geçiş yapacak Zübeyr Şaşmaz. Merakla bekliyoruz her iki filmini de!

KAYNAK: STAR GAZETESİ (Alin Taşçıyan)

Plakanin Sifresi Ne Olaki


KURTLAR Vadisi karakterlerinden Muro ve Çeto'nun maceralarının konu edildiği "Nalet Olsun İçimdeki İnsan Sevgisine" adlı filmde Muro, tıpkı Kurtlar Vadisi: Pusu'da olduğu gibi Murat 124'ten vazgeçmedi. Ancak Muro'nun kullandığı otomobilin rengi bu kez kırmızı. Benim asıl dikkatimi çeken ise aracın plakası. 06 AP 124, bir şifre içeriyor mu acaba? "06" Ankara'ya bir gönderme olabilir. AP için iki teorim var. Birincisi "Apo" çağrışımı, diğeri ise Alemdar Polat'ın baş harfleri... Eh, 124'ü söylemeye gerek yok. O, zaten arabanın modeli. Bit Pazarı'ndaki Hacı Murat'lara önce Cem Yılmaz'ın benzinci reklamındaki GİTT'i bereket getirmişti. Şimdi Kurtlar Vadisi dizisi ve Nalet Olsun İçimdeki İnsan Sevgisine filmi ile bu nostaljik otomobillerin piyasa fiyatları katlanacağa benziyor... Elinde Hacı Murat'ı olan, yok paraya elden çıkarmasın.

Yüksel Aytuğ

Sabah

Muro Filmi Kamera Arkasi

Muroya Rus Guzel

Muro'nun Rus güzeli AKP'li Eva

'Nalet Olsun İçimdeki İnsan Sevgisi' adlı filmde Muro'nun rol arkadaşı sarışın bomba...

Yönetmenliğini Zübeyr Şaşmaz’ın üstlendiği, senaryosunu Raci Şaşmaz, Bahadır Özdener ve Cüneyt Aysan’ın yazdığı “Muro-Nalet Olsun İçimdeki İnsan Sevgisine” filminin oyuncuları arasında Eva Maya da katıldı.

Filmde Natali adlı bir Rus güzelini canlandıran ünlü manken, "Ses getireceği kesin olan bir projede yer almak beni inanılmaz mutlu ediyor" diyor.


"AKP'Yİ BEĞENİYORUM"
Altı yıldır Türkiye'de yaşayan Maya, önce müslüman olmuş ve adını da Emel Eva Maya olarak değiştirmişti. 'Türkiye doğruları en kolay bulacağım yer şükürler olsun ki İslamı buldum.' diyen Maya, namaz kılmaya ve oruç tutmaya başladığını açıklamıştı. "AKP'yi çok beğeniyorum. Ben de bu ülkede oy kullanabilcek bir vatandaşım" diyerek AKP Gençlik Kolları'na üye olmak isteyen Maya'nın talebi parti tarafından reddedilmişti. Macar güzel, üyelik talebinin reddedilmesinin ardından başka bir partide siyaset yapmayı düüşünüp düşünmeyeceği sorulduğunda ise "Artık asla siyasete girmem" cevabını vermişti.

Muronun Rus Guzeli



"Muro-Nalet Olsun İçimdeki İnsan Sevgisine" filminde manken Eva Maya da rol alıyor



Yönetmenliğini Zübeyr Şaşmaz’ın üstlendiği, senaryosunu Raci Şaşmaz, Bahadır Özdener ve Cüneyt Aysan’ın yazdığı “Muro-Nalet Olsun İçimdeki İnsan Sevgisine” filminin oyuncuları arasında Eva Maya da katıldı. Filmde Natali adlı bir Rus güzelini canlandıran ünlü manken, "Ses getireceği kesin olan bir projede yer almak beni inanılmaz mutlu ediyor" diyor.

Muro Kaybetmez

Ne Muro, ne AROG kaybeder

Kurtlar Vadisi dizisinin senaryo yazarlarından Bahadır Özdener, Cem Yılmaz'ın 'AROG' filmi ile 'Muro' filminin aynı zamanda vizyona girmesinin olumsuzluk yaratmayacağını söyledi.






CNNTÜRK'te Cengiz Semercioğlu'nun sunduğu 'Full Ekran' programına konuk olan Bahadır Özdener, Kurtlar Vadisi dizisinin yapımcı firması PANA Film'in yaptığı 'Muro' ile Cem Yılmaz'ın AROG filminin rekabetinden sinemanın kazanacağını söyledi.

Özdener, "Ülkemizde iyi rekabet yok. Bence bu iki filmin aynı anda vizyona girmesinin doğuracağı en kötü sonuç, mevcut sinema seyircisinin yukarıya taşınması olacağına inanıyorum. Ne bundan AROG kaybeder, ne Cem Yılmaz en ufacık bir şey kaybeder. Ne biz, ne de Muro kaybeder" şeklinde konuştu.

Muro filminin kadrosunda daha önce Cem Yılmaz ile kamera karşısına geçen Mazhar Alanson da bulunuyor. Alanson filmde Muro'nun tezatını oluşturan bir başkomiseri oynayacak.

Muro ve AROG filmleri 5 Aralık'ta vizyona girecek.

KAYNAK: TELEVİZYONGAZETESİ

Muro Arifi Klime Sarar mi ?

Kurtlar Vadisi Pusu’nun sevilen karakteri Muro’nun başrolünü oynadığı ‘Nalet Olsun İçimdeki İnsan Sevgisine’ adlı film, Cem Yılmaz’ın A.R.O.G.’una rakip oluyor.

İki filmin, 5 Aralık’ta vizyona girecek olması sinemasverler arasında “Hangisi daha çok izlenecek?” sorusunu gündeme getirdi. Sinemadaki rekabet için Kurtlar Vadisi’nin Polat’ı Necati Şaşmaz, “Bu film sadece Muro yani Mustafa Üstündağ için yapıldı. Muro fanatikleri 5 Aralık’ı iple çekiyor” dedi. Kilimci Arif karakterinin maceralarını konu edinen filmi için 9 milyon dolar ayıran Cem Yılmaz ise “İyi bir gişe başarısı bekliyorum” diye konuştu.

Televizyon Gazetesi

Nalet Olsun Muro Sevgisine


'Kurtlar Vadisi'nin sevilen karakterlerinden 'Muro'nun hayat verdiği 'Muro - Nalet Olsun İçimdeki İnsan Sevgisine' adlı filmin çekimleri İstanbul'da devam ediyor. Yapımcılığını Pana Film'in, yönetmenliğini Zübeyr Şaşmaz'ın üstlendiği filmde Muro'yu, dizide de olduğu gibi Mustafa Üstündağ canlandırıyor. Filmde, cezaevinden çıkan Muro ile Çeto'nun devrimi gerçekleştirme ütopyası anlatılıyor. Devrimci kahramanlara yol arkadaşlığını da 'Hacı Muro', yani Muro'nun kırmızı Murat 124 arabası yapıyor.

Konuğu bol
Çekimler sırasında sete gelen Muro hayranları, ekibe zor anlar yaşatsa da, set ekibi ve izleyiciler bir araya gelince her yerde "Nalet Olsun İçimdeki İnsan Sevgisine" sesleri yükseliyor.

Devrim Yapacaklar Ama..

Devrim yapacaklar ama... Devrimi köyden başlatmak üzere memleketlerine dönen Muro ile Çeto'nun ilk planları evlenip örnek birer devrimci olmaktır. Oysa köyün muhtarı, Muro ile Çeto'yu hapisteyken iki Rus kadınla evlendirmiştir. Muro ile Çeto'nun devrim ütopyasını gerçekleştirmeleri için kadınları bulup boşanmaları gerekmektedir. Bunun için İstanbul'a dönen Muro ile Çeto'nun başına gelmeyen kalmaz.

günaydın haber(sabah)

Muro Bindi Hacisina Dustu Yola

“Muro: Nalet Olsun İçimdeki İnsan Sevgisine” adlı filmin İstanbul’daki çekimleri halkın yoğun ilgisiyle karşılaşıyor. Hayranların set ekibine zor anlar yaşattığı filmde Mustafa Üstündağ’ın canlandırdığı Muro’yla, devrimci arkadaşları Çeto ve Yıldırım’ın maceraları anlatılıyor. Üçlünün yol arkadaşlığını ise Hacı Muro adlı otomobil yapıyor.

Akşam

Muro Istanbul'a Ayak Basti


FİLMDE DE HACI MURO'SUNDAN VAZGEÇMİYOR

Muro, İstanbul'a ayak bastı !Muro, İstanbul'a ayak bastı !

18 Ağustos'ta Muro'nun köyünde çekimlerine başlanan "Muro: Nalet Olsun İçimdeki İnsan Sevgisine" filminin çekimleri İstanbul'da sürüyor.

Zaman'ın haberine göre İstanbul'un çeşitli semtlerinde devam eden çekimlerde oyuncular halkın yoğun ilgisiyle karşılaşıyor. Film setine toplanan Muro'nun hayranları çekimler sırasında film ekibine zor anlar yaşatsa da, set ekibi ve izleyiciler bir araya gelince İstanbul'da "Nalet Olsun İçimdeki İnsan Sevgisine" sesleri yükseliyor.

Muro'nun üçüncü adamı: Hacı Muro

Filmde Muro'ya Kurtlar Vadisi Pusu dizisindeki vazgeçilmez partnerleri Çeto ve Yıldırım eşlik ediyor. Devrimci kahramanlara yol arkadaşlığını da Hacı Muro yapıyor. Kurtlar Vadisi Pusu dizisinde bir gazeteciyle buluşmaya gittiğinde, gazetecinin bindiği arabayı görünce "nalet olsun!" diyerek kendi kendini eleştiren Muro'yu, daha sonra lacivert Murat 124 arabasında yani Hacı Muro'sunda görmüştük. Dizinin ardından Türkiye'de popülerleşen Murat 124 arabalar rekor fiyatlara ulaşmıştı. Muro, filmde de Hacı Muro'sundan vazgeçmiyor. Üstelik bu defa kırmızı Hacı Muro'suyla yolların tozunu attırıyor.

Kurtlar'dan Yigit'e Bel Alti Cevap


Aydın Doğan'ın İÇGÜVEYSİ SEN SUS

Vatan gazetesindeki köşesinde “Muro: Nalet Olsun İçimdeki İnsan Sevgisi”nin ismini vererek, "Devlet bu filmi engellemeli" diye yazan Yiğit Bulut'a Kurtlar Vadisi ekibinden çok sert bir yanıt geldi.


“'KÖŞE-YAZAMAZ'I BİZ MUHATAP ALMIYORUZ, SİZ DE ALMAYIN!"
Kurtlar Vadisi ekibinin avukatları aracılığı ile yaptıkları açıklamada, Vatan isimli gazetenin Yiğit Bulut isimli çalışanı daha ÇEKİLMEMİŞ, vizyona GİRMEMİŞ bir filmi devlet engellemeli diye bir fikir öne sürebiliyor… Bu fikri nasıl öne sürüyor? Bu ülkede ifade özgürlüğü (yani aslında köşe yazma özgürlüğü) olduğu için! Biz bundan böyle fakir ve ifade özgürlüğünü sadece kendisine isteyen “köşe-yazamaz”ı ve onun gibileri muhatap almama kararındayız… Siz de muhattap almayın" denildi.

KURTLARDAN BEL ALTI VURUŞ
Yiğit Bulut hakkında sert ifadeler içeren açıklamada, Yiğit Bulut'un 'şöhret' ve 'para' için Kurtlar Vadisi'ne saldırdığı öne sürüldü. Açıklamada ayrıca Bulut'un evlilik ilişkisine de imalı bir göndermede bulunularak, Doğan Grubu gazetelerinde yazmasının Aydın Doğan'la olan akrabalığından kaynaklandığı ima edildi.

Açıklamanın ilgili bölümü şöyle: Kurtlar Vadisi çok sayıda insanı meşhur yaptı… Kurtlar Vadisi’ne küfrederek çok sayıda insan meşhur olmaya çalıştı… Kurtlar Vadisi’ne küfredilsin diye çok sayıda kuklaya paralar dağıtıldı… Bu “köşe-yazamaz” Kurtlar Vadisi’ne küfretmeyi sürdürürse muhakkak istediği bir şeylere ulaşacaktır: a) para b) şöhret ya da uşaklık edeceği güçlü patronlar… Tanrı herkese istediğini versin; yazamaz yazar’a para, şöhret ve güçlü kuvvetli patronlar versin, bir ömür “İÇGÜVEYSİ”nden hallice olsun ama ne yazarsa yazsın, biz onu muhatap almıyoruz, lütfen siz de almayın…

Bilindiği gibi Yiğit Bulut, Aydın Doğan'ın bacanağı olan, eski Kültür ve Turizm Bakanlarından ve halen Radikal'de yazılar yazan Namık Kemal Zeybek'in kızıyla evli.

BULUT'A ERGENEKONCU SUÇLAMASI
Açıklamada ayrıca, "Bu çeteci zihniyet daha önce de dizimizi kara propagandayla engellemeye çalıştı. Yandaşlarının bir kısmı bugün cezaevinde bulunan bu çetecilere bu sefer fırsat vermeyeceğiz" denilerek, Vatan yazarı Yiğit Bulut Ergenekon çetesi ile ilişkilendirildi.

MURO yetmez SIRINLER'de Yasaklansin


Paranın Patronu, Yiğit Bulut'u Tİ'YE ALDI.

Kurtlar Vadisi'nde 'Muro' karakteriyle 'vadiseverler'in ilgiyle izlediği Mustafa Üstündağ, aynı karakteri canlandıracapı 'Nalet Olsun İçimdeki İnsan Sevgisi' adlı bir film projesi olduğunu duyurmuştu.

Paranın Patronu, daha önce Kurtlar Vadisi dizisini SAKINCALI bulan, Üstündağ'ın başrol oynayacağı filmin de gösterime girmemesi gerektiğini savunan Vatan Gazetesi yazarı Yiğit Bulut'u eleştirdi

ŞİRİNLER DE YASAKLANSIN
Bence “pamuk prenses ve yedi cüceler” yasaklansın. Ne demek öyle? Hem pamuk, hem prenses hem yedi cüce ve orman...Burada derinden derinden bir beyin yıkama var.

Şirinler mesela. Kötü örnek. Sistemde para yok, komünal hayat, onca şirin, bir tane şirine var. Burada da alttan alttan beyin yıkama,operasyon, gizli mesajlar.

Tenten yayınlanmamalı, bilinçaltımıza faşist göndermeler, yemezler.

O tele tubiler nedir öyle yumuşak yumuşak. Cinsel yönlendirmelere maruz kalıyoruz.

Bütün bunları izleye izleye bir nesil, aptal, düşünemeyen, sapkın, manyak manyak dolaşıyoruz ortalıkta.

Ekonomist geçinip köşelerden saçmalayarak her telden çalan, her şeyle ilgili söyleyecek sözleri olan, uluslar arası ilişkileri, stratejiyi, tarihi, fiziği, kimyayı, askeri ilimleri, ekonomiyi yalayıp yutmuş arkadaşlar aynı şeyleri tekrarlamaktan kendileri bile sıkılmış olacak ki şimdilerde dizilere filmlere sardılar.

Yani hayatımızda her şey bitti, beynimizin yıkanması film karakterine kaldı. İlginç olan, beyniniz yıkanıyor, millet olarak zihinsel operasyonlara saldırılara maruz kalıyoruz diyenler yıllardır beynimizi yıkıyor. Traji-komik bir durum, belki de gerçek operasyonlar bu arkadaşlar üzerinden yapılıyor, kimbilir?

Asıl bize derinden operasyon yapanlar sizlersiniz. Tarihi bilmeden tarihle kandırdınız, en basit tarih kurallarını bile çiğneyerek ekonomik saçmalıklarınıza tarihi alet ettiniz. Herhalde bu derece cesaret ancak cehaletten gelebilirdi. Uluslararası ilişkilerde de öyle fizikte de. Sadece görmek istediğiniz işinize yarayanları alıp, ısıtıp ısıtıp bıkmadan usanmadan dön baba dön bozuk plak gibi köşelerden savurdunuz durdunuz.

Aslında dikkate alınacak bit tip değilsiniz ama prototipsiniz. Sizi dikkatle incelemek gerek. Ama insaf acıyın bize. Bırakın komplo teorilerini finansal psikolojik operasyonları da, bir gün bu halkın her gün yaşadığı sıkıntılardan birini sizden duyma fırsatımız olsun. Öyle izafi şeylere hiç gerek yok, hatta konu bile verebiliriz size, madem bu kadar halktan yanasınız, tarih psikoloji felsefe ekonomi size oyuncak, madem milletin büyük bir kısmı işçi memur. Niye bir gün maziyi de alıp işçi memur hakkını sendikalaşmayı okuyamıyoruz sizden. Bankaları satmayın demek kolay. Kolay ama saçma o ayrı. Yahu benim bankam yok ki satmayayım, benim o bankaya borcum var. Ha siz halka yazıyorum deyip başka yerlere yazıyorsanız, bizim kafamız almaz o kadarını, vardır bir hesabınız.

Görmeyelim duymayalım, aman bizden uzak olsunlar diyoruz ama, birileri bizimle dalga geçer gibi bu prototiplere köşelerden ver gazı modunda iş yaptırıyor. Eminiz o işveren ( her kimse artık) bir kenardan kıs kıs gülerken üzerinde Atatürk resimleri olmayan paraları sayıyordur.

Tamam rahat olun tv'leri kapattık, gazete okumuyoruz, dergi zaten yok, yolumuzu aydınlatan tek ışık olarak sizden gelecek cevherleri bekliyoruz. O derece ki sizin için “dest-i izdivaç” programından bile vazgeçtik, daha ne yapalım?

Erdoğan Turan

Ensonhaber

Muro Pana Film

Vatan Gazetesi 24.08.2008 Tarihli sayısında Yiğit BULUT tarafından yazılan yazıya karşı cevap ve düzeltme metni aşağıdaki gibidir:



KAMUOYUNA DUYURU:
BU KARA PROPAGANDACI “KÖŞE-YAZAMAZ”I BİZ
MUHATAP ALMIYORUZ, SİZ DE ALMAYIN!
Vatan isimli gazetenin Yiğit Bulut isimli çalışanı daha ÇEKİLMEMİŞ, vizyona GİRMEMİŞ bir filmi devlet engellemeli diye bir fikir öne sürebiliyor… Bu fikri nasıl öne sürüyor? Bu ülkede ifade özgürlüğü (yani aslında köşe yazma özgürlüğü) olduğu için! Biz bundan böyle fakir ve ifade özgürlüğünü sadece kendisine isteyen “köşe-yazamaz”ı ve onun gibileri muhatap almama kararındayız… Sadece sansürü savunduğu için mi? Hayır… Diğer nedenleri işte aşağıda sıralıyoruz…



1) “Muro: Nalet Olsun İçimdeki İnsan Sevgisi”ne isimli filmin türü komedi, konusu ise basittir: Cezaevinden çıkınca evlenmek üzere köye dönme kararı alan Muro ile Çeto’yu köyde büyük bir sürpriz beklemektedir. Onlar zaten evlidir, hem de Rus hayat kadınlarıyla… Bu Muro’nun devrim ütopyasının önünde büyük bir engeldir… Kızları bulup boşanmaları gerekmektedir ve İstanbul’a geri dönerler… Devlet bu komedi filmini mi engellemeli? “Devlet gülmeyi yasaklasın” diyerek komik duruma düştüğü için biz bu adamı muhatap almıyoruz…



2) Bir dizi karakterinin terör örgütü üyesi olmayı sempatik hale getirdiğini zannettiği için muhatap almıyoruz… Çünkü bu yazarın sağı solu belli olmaz, yarın öbür gün bizim terör örgütüne katılımda damping yapabileceğimizi de iddia edebilir ve şöyle diyebilir: Bir terör örgütüne katılana ikincisi bedava… Acaba bu “köşe-yazamaz” Muro karakteri Kurtlar Vadisi Pusu’da terör örgütünün arka planını deşifre etmemizi sağladığı için mi, terör örgütünün devletin içindeki çetelerle bağlantısını anlattığımız için mi yoksa terör örgütünün dışarıdan nasıl desteklenerek ülkemizde kardeşliği bozmaya yönelik eylemler yaptığını söylediğimiz için mi rahatsız olmakta?



3) 24 yıldır süregelen terörün, durmak bilmeyen kardeş kavgasının, kaybettiğimiz 30 binin üzerinde insanımızın, 300 milyar dolar’dan çok paramızın, her gün bölgeden gelen şehit haberleriyle ocağı sönen kardeşlerimizin acısını “sevgi”nin ve “tebessüm”ün dindiremeyeceğini düşündüğü için, kanın kanla temizleneceğine inandığı için, şiddetin şiddetle bastırılacağına inandığı için ve maalesef terörün bir gün biteceğine inanmadığı için biz bu “köşe yazamaz”ı muhatap almıyoruz…



4) Kurtlar Vadisi Irak’ın açıklanan “Irak’taki Amerikan işgali son bulsun, insani hakları ihlalleri sona ersin, insanlar ölmesin” mesajını algılamadığı için muhatap almıyoruz… Bu “köşe yazamaz”ın algılama-anlama sorunun kendi özrü olmadığı, bir güdümden kaynaklandığını düşünerek, kara propagandanın basit ve iğrenç formülünü uyguladığını görüyoruz: İftira at, yalan söyle, o kadar sık yalanlarını tekrar et ki insanlar inansın! Biz bu kara propagandacı köşe-yazamaz’a kimsenin inanmayacağını düşünüyoruz…



5) Kurtlar Vadisi çok sayıda insanı meşhur yaptı… Kurtlar Vadisi’ne küfrederek çok sayıda insan meşhur olmaya çalıştı… Kurtlar Vadisi’ne küfredilsin diye çok sayıda kuklaya paralar dağıtıldı… Bu “köşe-yazamaz” Kurtlar Vadisi’ne küfretmeyi sürdürürse muhakkak istediği bir şeylere ulaşacaktır: a) para b) şöhret ya da uşaklık edeceği güçlü patronlar… Tanrı herkese istediğini versin; yazamaz yazar’a para, şöhret ve güçlü kuvvetli patronlar versin, bir ömür “İÇGÜVEYSİ”nden hallice olsun ama ne yazarsa yazsın, biz onu muhatap almıyoruz, lütfen siz de almayın…



DİZİDE ÇOK SAYIDA VATAN-BAYRAK-MİLLET-DİN KELİMELERİNİ KULLANDIĞI İÇİN O DÖNEMDE “MİLLİYETÇİLİKLE” İTHAM EDİLELEREK HOR GÖRÜLMEYE ÇALIŞILAN KURTLAR VADİSİ BU KEZ “BÖLÜCÜ” SALDIRI ALTINDA… NE BU “KÖŞE-YAZAMAZ”LAR NE DE BU TİP SAPKIN DÜŞÜNCELERDEKİ ÇETECİLER BİZİM VATAN SEVGİMİZİ BIRAKIN ÖLÇMEYİ TARTIŞAMAZ BİLE… VATAN’I SADECE GAZETESİ, VATAN SEVGİSİNİ İSE BORDRO SEVGİSİ ZANNEDEN BU ÇETECİ ZİHNİYET DAHA ÖNCE DE DİZİMİZİ KARA PROPAGANDASIYLA ENGELLEMEYE ÇALIŞTI… YANDAŞLARININ BİR KISMI BUGÜN CEZAEVİNDE BULUNAN BU ÇETECİLERE BU SEFER FIRSAT VERMEYECEĞİZ!

Vatan Gazetesi 24.08.2008 Tarihli sayısında Yiğit BULUT tarafından yazılan yazı, müvekkil adına 5187 Sayılı Basın Kanunu 14. maddesi kapsamında Tekzip edilerek kamuoyuna duyurulur…..

Muro Film Hakkinda İlk Kez Konustular

Muro filminin senaristleri film hakkında ilk kez konuştu! CNNTurk’te yayınlanan Full Ekran programına katılan Özdener ve Aysan, filmle ilgili soruları yanıtladılar.

“Muro – Nalet Olsun İçimdeki İnsan Sevgisine” filminin senaristlerinden Bahadır Özdener ve Cüneyt Aysan, 22 Ağustos Cuma akşamı yayınlanan ve Cengiz Semercioğlu’nun hazırlayıp sunduğu “Full Ekran” programında filmle ilgili soruları yanıtladılar.
Özdener ve Aysan, Muro filminin çekimlerinin son sürat devam ettiğini, filmin 5 Aralıkta izleyiciyle buluşacağını belirttiler.

Özdener ve Aysan, Semercioğlu’nun Kurtlar Vadisi Pusu’nun yeni sezonuna ilişkin sorularını da “Her sezon olduğu gibi bu sezon da sürprizlerimiz var” diye yanıtladılar. Semercioğlu’nun Muro saf değiştirecek mi sorusuna ise “Muro hayata sömürenler ve sömürülenler ekseninden bakıyor, onun safı belli ve hep aynı” diye yanıt verdiler.

Devlet Bu Filmi Engellemeli

Devlet bu filmi engellemeli
Hangi filmi? Arz edeyim seyrettiyseniz, biliyorsunuz, “Kurtlar Vadisi” dizisinde “Muro” isimli, bölücü örgüt “adına İstanbul’da başkan sıfatıyla iş yapan” bir karakter var.





Daha açıkçası bölücü örgütün İstanbul sorumlusu gibi bir karakter. Bu arkadaş senaristler tarafından son derece “sempatik” bir hale getirilmiş. Konuşmaları “komikleştirilmiş, kültürel izler taşıyan zeka izlenimleri” bırakan şekilde tasarlanmış. Açıkçası sempatik, “taraftar kitlesi” olan bir karakter yaratılmış. “Taraftar kitlesi olanı” bilerek kullandım, bu cümle bana ait değil, dizinin senaristinin bir TV programında kullandığı ifade.

Kesinlikle psikolojik harekat

Şimdi sıkı durun, terör örgütü üyesi olmayı son derece “sempatik” hale getiren bu karakter, şimdi tek başına “film” oluyor. Evet, yanlış okumadınız, dizide “görünmesi” bile bence “psikolojik harekat” kapsamında “devletin güvenliği” açısından değerlendirilmesi gereken “Muro” karakteri, “taraftar ve sempati” toplamaya devam ediyor ve filmi yapılıyor. Ne güzel değil mi artık çocuklar bahçede, okullarda “Başkan Muroculuk” oynarlar!

Sonuç: “Başkan Muro”, bana göre “terör örgütünü” sempatik gösteren ve “kesinlikle psikolojik harekat” kapsamında “devlet” tarafından değerlendirilmesi gereken bir “karakter.”

Bazı şeylerin ‘suyu çıktı’

Bu ülke, 2001 sonrası “inanılmaz bir psikolojik harekat” ile karşı karşıya... Artık bazı şeylerin kusura bakmayın ama suyu çıktı. Serbestleşme, liberalleşme, özgürleşme devletin, vatandaşlarını “her türlü propagandaya maruz bırakması” anlamına gelmiyor. Bu noktada bu filmin yapımcılarına ve devletin görevini yapması gereken kurumlarına sesleniyorum durdurun bu filmi!

Not: Daha önce ayrı bir yazı olarak kaleme almıştım, bir bölümünü yeniden aktarmak istiyorum. “Kurtlar Vadisi Irak” filminde de Türk halkına yönelik “psikolojik harekatın unsurlarını içeren” mesajlar vardı. Bir tanesi çok önemliydi. İlk etapta seyretmeyenler açısından söz konusu sahneyi tarif etmemde yarar var: Kahramanımız Amerikalı görevli ile tartışıyor ve bu sırada Amerikalı’nın ağzından şu tip bir cümle çıkıyor: “... Donunuzun lastiğine kadar biz vermiyor muyuz? Neden üretemiyorsunuz? Habire bizden para istiyorsunuz? Birbirinizi soyuyorsunuz? Ne zaman para istediyseniz gönderdik? Artık size bakmaktan sıkıldık.”

Tezkerenin “çıktığı-çıkmadığı”, Türkiye’nin Amerika’nın Irak operasyonuna destek olmasının tartışıldığı günlerde bu mesaj çok ilginçti!

Yiğit Bulut / VATAN

Devlet bu filmi ENGELLEMELİ





Vatan yazarı Yiğit Bulut, 5 Aralık'ta vizyona girecek olan ve başrolünde Kurtlar Vadisi Pusu dizisinde terör örgütünün İstanbul sorumlusu olarak oynayan Muro'nun yer aldığı NALET OLSUN İÇİMDEKİ İNSAN SEVGİSİNE adlı filmin psikolojik harekat kapsamında değerlendirilip devlet tarafından engellenmesini istedi. İşte Bulut'un yazısı;

DEVLET BU FİLMİ ENGELLEMELİ
Hangi filmi? Arz edeyim seyrettiyseniz, biliyorsunuz, “Kurtlar Vadisi” dizisinde “Muro” isimli, bölücü örgüt “adına İstanbul’da başkan sıfatıyla iş yapan” bir karakter var.

Daha açıkçası bölücü örgütün İstanbul sorumlusu gibi bir karakter. Bu arkadaş senaristler tarafından son derece “sempatik” bir hale getirilmiş. Konuşmaları “komikleştirilmiş, kültürel izler taşıyan zeka izlenimleri” bırakan şekilde tasarlanmış. Açıkçası sempatik, “taraftar kitlesi” olan bir karakter yaratılmış. “Taraftar kitlesi olanı” bilerek kullandım, bu cümle bana ait değil, dizinin senaristinin bir TV programında kullandığı ifade.

KESİNLİKLE PSİKOLOJİK HAREKAT
Şimdi sıkı durun, terör örgütü üyesi olmayı son derece “sempatik” hale getiren bu karakter, şimdi tek başına “film” oluyor. Evet, yanlış okumadınız, dizide “görünmesi” bile bence “psikolojik harekat” kapsamında “devletin güvenliği” açısından değerlendirilmesi gereken “Muro” karakteri, “taraftar ve sempati” toplamaya devam ediyor ve filmi yapılıyor. Ne güzel değil mi artık çocuklar bahçede, okullarda “Başkan Muroculuk” oynarlar!

Sonuç: “Başkan Muro”, bana göre “terör örgütünü” sempatik gösteren ve “kesinlikle psikolojik harekat” kapsamında “devlet” tarafından değerlendirilmesi gereken bir “karakter.”

BAZI ŞEYLERİN 'SUYU ÇIKTI'
Bu ülke, 2001 sonrası “inanılmaz bir psikolojik harekat” ile karşı karşıya... Artık bazı şeylerin kusura bakmayın ama suyu çıktı. Serbestleşme, liberalleşme, özgürleşme devletin, vatandaşlarını “her türlü propagandaya maruz bırakması” anlamına gelmiyor. Bu noktada bu filmin yapımcılarına ve devletin görevini yapması gereken kurumlarına sesleniyorum durdurun bu filmi!

Not: Daha önce ayrı bir yazı olarak kaleme almıştım, bir bölümünü yeniden aktarmak istiyorum. “Kurtlar Vadisi Irak” filminde de Türk halkına yönelik “psikolojik harekatın unsurlarını içeren” mesajlar vardı. Bir tanesi çok önemliydi. İlk etapta seyretmeyenler açısından söz konusu sahneyi tarif etmemde yarar var: Kahramanımız Amerikalı görevli ile tartışıyor ve bu sırada Amerikalı’nın ağzından şu tip bir cümle çıkıyor: “... Donunuzun lastiğine kadar biz vermiyor muyuz? Neden üretemiyorsunuz? Habire bizden para istiyorsunuz? Birbirinizi soyuyorsunuz? Ne zaman para istediyseniz gönderdik? Artık size bakmaktan sıkıldık.”

Tezkerenin “çıktığı-çıkmadığı”, Türkiye’nin Amerika’nın Irak operasyonuna destek olmasının tartışıldığı günlerde bu mesaj çok ilginçti!

Muro

Daha çekim aşamasında tartışmaları başlayan, "Nalet olsun benim içimdeki insan sevgisine" şimdiden gişeyi garantiledi.
Efsenevi Kurtlar Vadisi'nin ürettiği yıldızlardan Mustafa Üstündağ'ın oynadığı "Muro" karekteri o kadar sevildi ki şimdi sadece o karaktere dayalı filmi çekiliyor.
Bu Pana Film ekibi işini gerçekten iyi biliyor.
Üstelik basında bulunan benim gibi sazanlar da konulara dalıp onların ekmeğine yağ sürüyor...
Bir Kurtlar Vadisi fanatiği olarak o dizideki tüm karakterlere bayılıyorum...
Okumuş yazmış çocukların bu tür dizileri izlememesi gerektiği, onların belgesel kanallarından başlarını kaldırmamaları gerektiği gibi saçma, sanal ve zaten gerçek dışı bir algı var...
Büyük bir işadamı olabilirsiniz, büyük bir sanatçı ya da oyuncu, hatta dünya çapında bir isim de ama oturup Kurtlar Vadisi seyredersiniz ama bunu çevrenizle paylaşamazsınız...
Çünkü onu varoşlar, ezilmişler, alt sınıflar seyreder...
Hadi ordan...
Hadi ordan bir zamanlar bunlar Orhan Gencebay'ı da gizli gizli dinlerlerdi ama söylemekten çekinirlerdi, Kurtlar Vadisi olayı da biraz böyle...
Neyse konumuz bu değil, konumuz bu ülkeye küçücük bir elbise giydirip bir asırdır onunla idare ettiren zihni yapıyla ilgili...
Yıllarca ilgiyle ekonomi programlarını izlediğim, yazılarını okuduğum bizim kuşak bir gazetecinin Muro üzerine ürettiği paranoyayı fışkırtan satırlarına inanamadım...
Doğan Grubu prenslerinden Yiğit Bulut tutmuş Muro karakteri etrafında dönen filmin devlet tarafından yasaklanmasını talep ediyor.
Gerekçesi, bu filmde bölücü örgüt İstanbul sorumlusu olan karakterin psikolojik harekata malzeme sağlaması.
Dolaylı olarak söylediği şu; Bu filmi Amerikalılar finanse ediyorlar, Türkiye üzerine oynanan oyunların psikolojik savaş boyutunda görev ifa ediyor...
Devlet bunu yasaklamalı...
Kafasındaki bol jöleye, çıktığı ekrandaki ışıklı dekora bakıp Yiğit Bulut'un günümüz Türkiye'sine ait olduğunu düşünebilirsiniz...
Ancak bu arkadaş son 5 yılını sürekli Türkiye'de bir ekonomik kriz çıkarma çabasına harcadığından dolayı şimdilerde oralarda bulamadığı ekmeği başka kapılarda arıyor...
Bir güne bir gün çıkıp da "Ya ben bunca kötümser ekonomik yorum yaptım, yazı yazdım, beni izleyip de yanlış karar verenlerden özür diliyorum, bu ülkede bir türlü ekonomik kriz çıkmıyor" demedi...
İlhan Selçuk'un "Ekonomik kriz çıksa da bunlardan kurtulsak" şeklinde özetlenebilecek genel ulusalcı yaklaşıma sürekli odun taşıyan Yiğit Bulut, Amerikan film endüstrisinin Amerikan sistemine ne kadar büyük eleştiriler getirdiğini bilmez mi?
Bal gibi bilir...
Peki neden bir filmden devlet krizi üretme gayreti içine girer?
Çünkü doğruların ne olduğunu sadece onlar bilir, onun ağa babaları zamanında "Komünizm gelecekse biz getiririz" dememiş miydi, o hesap işte.
Büyük devletlerin en önemli özelliklerinin kendilerine eleştiri getirme hakkının kutsallığını korumaları olduğunu anlamaz mı?
Bal gibi anlar...
O da kim bilir kaç Hollywood filminde "Hadi ya bu kadar da olmaz ki" denilebilecek cinsten sert sistem eleştirisi izlemiştir.
Ama o basit bir film karakterinden ulusal kriz sinyali alabilecek kadar antenleri toplumun uzağında bir kişiliği temsil ediyor...
Bizim ona tavsiyemiz, dünyadaki türbülanslara rağmen bir türlü kriz yaşamayan Türk ekonomisi üzerine kafa yorarak -her ne kadar boş bir çaba olsa da- ulusalcı jargona malzeme çıkarması...
Sinan Aygün ile TV programlarına katılıp -sahi ne güzel yakışmışlardı birbirlerine- gerçekleri saptırmaya devam etmesi...
Sinema ve benzeri alanlar kendisine bir numara bol gelir...
Biz tam tersini düşünüyoruz...
Bu ülkede her şey tartışılmalı, her şey eleştirilebilmeli...
"Kutsal devlet miti" arkasına sığınılarak neler yapıldığı "Ergenekon sağanağı" sayesinde daha iyi anlaşılıyor.
Bu ülkeyi ve bu devleti herkesten daha fazla sevdiğini iddia eden bürokratik oligarşinin yediği herzeler en güzel sinema yoluyla kitlelere anlatılabilir...
Sevgili Hasan Kaçan'ın da içinde bulunduğu ekibe başarılar diliyorum...
Büyük iş yapıyorlar...

Şükrü Kanber

Takvim

Firat Tanis


Adı Soyadı:Fırat TANIŞ
Doğum Tarihi:05-05-1975
Doğum Yeri:İstanbul
Eğitim:İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı Tiyatro Bölümü

Şehir Tiyatrosu'nda görev yaptıktan sonra (Başar Sabuncu, Mehmet Atak,Mehmet Ulusoy,Kemal Kocatürk gibi yönetmenlerle çalıştı), sinema ve televizyon filmlerinde de rol almıştır.

Ödülleri

* Sır Çocukları
-14. Ankara Film Festivali, 2002,Umut Veren Yeni Erkek Oyuncu
-39. Antalya Film Festivali, 2002, En İyi Erkek Oyuncu
-İskenderiye Film Festivali, 2003, En İyi Erkek Oyuncu
-22. İstanbul Film Festivali, 2003, En İyi Erkek Oyuncu
-24. Siyad Türk Sineması Ödülleri, 2002, Umut Veren Genç Oyuncu


Oynadığı Diziler
Menekşe ile Halil
Felek Ne Demek?
Ömer Seyfettin: Fon Sadristsyn Karısı ve Oğlu
Ihlamurlar Altında
Aşka Sürgün
Şeytan Ayrıntıda Gizlidir
Yeditepe İstanbul

Oynadığı Sinema Filmleri
Beyaz Melek
Zeynep'in Sekiz Günü
Tramvay
Yolda / Rüzgar Geri Getirirse
Sır Çocukları

Bulent Sakrak


Doğum tarihi: 26/08/1977
Doğum yeri: İstanbul
Eğitimi: İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı Tiyatro Bölümü

FİLM VE DİZİLERİ

Süper Ajan K9

Gece Gündüz
Sipsi
Muro - Nalet Olsun İçimdeki İnsan Sevgisine
Eşref Saati
Turgay
Zeliha'nın Gözleri
Selçuk
Ona Melek Deme
Hırsız
Karınca Yuvası
İzzet
Sensiz Olmuyor
Civan
Kısmet
Polat
Beni Bekledinse
sarhoş
Kumsaldaki İzler
Cem
Pembe Patikler
Atılgan
Sır Çocukları

Kınalı Kar
Cengiz
İki Arada
Kapıcı Zayi

Halk Çocuğu
Erdal
Yılan Hikayesi Puan:
Çaycı Avni
Bizim Aile

Mazhar Alonson

Tiyatro ve sinema oyucusu, müzisyen, şarkıcı, besteci, söz yazarı. Türkiye’nin en başarılı müzik gruplarından MFÖ’yü Fuat Güner ve Özkan Uğur’la birlikte kuran Alanson, 35 yıldır grupta vokal ve besteci olarak yer almaktadır. Türk pop müzik tarihinde oldukça önemli bir yeri olan MFÖ, ülkemizi Eurovizyon’da 2 kez temsil etmiştir. Çok iyi bir söz yazarı olan, solo albümüyle de büyük başarı kazanan Alanson, aynı zamanda sinema ve dizi oyunculuğu da yapmaktadır. Tasavvufa gönül vermiştir ve şarkı sözlerinde ulvi temalar kullanır. Fuat Güner ve Özkan Uğur'la yıllara meydan okuyan, 70'lerden bu yana müzikte kilometre taşı olan, 3 neslin sevdiği ve dinlediği bir grup olarak MFÖ, AGU isimli son albümleriyle Türkiye'de müzikaliteden ödün vermeden son derece başarılı olunabileceğini bir kez daha kanıtlamıştır. AGU albümünün isim babası Cem Yılmaz'dır.


13 Şubat 1950 yılında Ferruh Alanson ve Melek Alanson'un üçüncü çocuğu olarak İstanbul’da dünyaya geldi. Babası Ferruh Alanson, Ankara Senfoni Orkestrası'nda baş trompetçi olan Alanson’un annesi Melek Alanson ise ilkokul öğretmeniydi. Ayla Alanson ve Aynur Alanson isimlerinde iki kız kardeşi olan Mazhar Alanson’un çocukluğu Ankara'nın Cebeci semtinde geçti.
Alanson, babasının başarılı bir müzisyen, teyzesi Neriman Esi'nin Türk operasının önemli isimlerinden biri ve eniştesi Muammer Esi'nin tiyatro ve sinema sanatçısı olması dolayısıyla sanatla iç içe büyüdü. Bu nedenle ortaöğrenimini Ankara Koleji’nde tamamladıktan sonra Ankara Devlet Konservatuarı’nın Yüksek Tiyatro Bölümü’ne kaydoldu. İlk eşi Hale Alanson'la da burada tanışan Alanson’un bu evlilikten Eda Alanson ve oğlu Hilmi Alanson isimlerinde iki çocuğu olacaktı.

Lise yıllarında gitar çalmaya başlayan Mazhar Alanson’un hayatındaki dönüm noktalarından en önemlilerinden biri olacak karşılaşma 1966'da İstanbul Fenerbahçe Kalamış sahilinde yaşanacaktı. Zira Fuat Güner’le, Güner’in aldığı Beatles albümü sayesinde tanışıp arkadaş olan Alanson, bu tanışıklığın varacağı noktalardan habersizdi. Müziğe duydukları büyük ilgi ve aşkla Güner’le Kaygısızlar isminde bir grup kurarak, konserler vermeye başladılar. O dönemlerin meşhur klasiklerini çalıp söyleyen Alanson-Güner ikilisinin favorileri Crosby, Stills & Nash (and Young) ve Rolling Stones şarkılarıydı.

Kaygısızlar’ın yolu bir gün Kızıltoprak’ta Özkan Uğur'la kesişti. Müzikal anlamda çok iyi anlaştıklarına karar vermeleri sonucunda 1972'de üçlü olarak çalıp söyleyecekleri grupları Mazhar Fuat Özkan(MFÖ)’yü kurdular. İlk albümleri “Türküz Türkü Çığırırız” ismini taşıyordu, fakat albümün çıktığı dönemde Özkan Uğur askere gittiği için Alanson ve Güner albümle ilgili ikili olarak çalıştılar ve büyük ilgi topladılar.

1974'de Galip Boransu ve Ayhan Sicimoğlu'nun gruba katılmasıyla birlikte adları İpucu Beşlisi olarak değişti ve İpucu Beşlisi “Heycanlı” isimli ilk 45’liklerini yayınladıktan sonra oldukça popüler oldu. Daha sonra çeşitli nedenlerden dolayı yolları ayrılan grup üyelerinden sadece Mazhar, Fuat ve Özkan beraber müzik yapmaya devam etme kararı aldılar. Üçlü MFÖ olarak, Sezen Aksu, Ajda Pekkan, Seyyal Taner, Barış Manço gibi ünlü müzisyenlerle birlikte çalışma fırsatı buldu.

Mazhar Alanson o dönemde ayrıca profesyonel anlamda ilk sahne deneyimi olan Ferhan Şensoy’un "Şahları da Vururlar” müzikalinde rol aldı. Daha sonra albümünde bu müzikalden bir şarkıya yer verecekti. MFÖ, büyük çıkışını 1984 tarihli Ele Güne Karşı Yapayalnız albümüyle yapacaktı. Yalnızlık Ömür Boyu, Bu Sabah Yağmur Var İstanbul'da, Bodrum Bodrum ve Güllerin İçinden gibi büyük hitlerin çıktığı albüm, oldukça başarılı oldu.

1985’te İsveç'in Gothenburg şehrinde yapılan Eurovizyon şarkı yarışmasında Diday Diday Day isimli şarkılarıyla ülkemizi temsil eden MFÖ, yarışmayı 14. olarak tamamladı.

Mazhar Alanson, 1985 yılında ‘Yılın Söz Yazarı’ ödülünü kazandı. Bunun yanı sıra gerek MFÖ ile gerekse bireysel olarak pek çok ödülün sahibi oldu.

Eurovizyon’a ikinci katıldıkları yıl olan 1988'de ise 15. olan MFÖ, İrlanda'nın Dublin şehrinde yapılan yarışmada büyük ilgi gördü. O dönemde başbakanlık yapan merhum Turgut Özal ise MFÖ’nün yarışmayı 15. olarak tamamlamasıyla ilgili olarak şunları söyleyecekti; “Artık Eurovizyon şarkı yarışmasının taraflı olduğunu öğrenmiş olduk."

Aynı yıl Alanson, Ali Poyrazoğlu ve Yaprak Özdemiroğlu ile birlikte ilk filmi olan Arkadaşım Şeytan’da rol aldı.

1999’da Ömer Vargı’nın yönetmenliğini yaptığını ve başrollerini Cem Yılmaz ve Ceyda Düvenci ile paylaştığı büyük gişe başarısı elde eden Her Şey Çok Güzel Olacak filminde oynadı. Film seyirci rekoru kırdı ve eleştirmenler oldukça olumlu yorumlarda bulundu.

2002’de Ekmek Teknesi ve Çekirdek Aile dizilerinde oyunculuk yaptıktan sonra 2006 yılında başrollerini yine Cem Yılmaz’la birlikte paylaştığı Hokkabaz filminde kamera önüne geçti.

Mazhar Alanson halen Biricik Suden’le evlidir, MFÖ’yle birlikte müzikal çalışmalarına, konserlerine devam etmektedir.

------------------------------------------
Nokta Dergisi’nin Mazhar Alanson’la Yaptığı Röportaj

*Üç filmde oynadınız. Arkadaşım Şeytan, Her Şey Çok Güzel Olacak ve Hokkabaz. Üç filmde de performansınız çok beğenildi.

Sormayın. Türkiye’de belli bir yaştan sonra, artık, emekliliğe doğru gidilir. Benim de aksi oldu. Yaşım ilerledikçe açılıyor muyum ne? Yazık, hepi topu üç tane fakat.

*Niye daha çok değil?

Filme kendimden de bir şeyler katmak istiyorum... Fakat yönetmenlerden başıma ne geleceğini bilmiyorum. Tanıdığım insanlarla, yani beni bilen, bazı nazlarımı çekmeye müsait kişilerle çalışabiliyorum. O zaman ben de daha verimli oluyorum.

*Ekmek Teknesi’nde de oynadınız?
Onu da Hasan Kaçan’ı tanıdığım için… Diziler insanın çok emeğini alıyor. İki diziye kaç filmlik efor sarfetmişim…

*Cem Yılmaz’la ittifakınız nasıl başladı?
Cem Yılmaz, 13-14 yaşında bir çocukken Arkadaşım Şeytan’ı seyretmiş, çok sevmiş. Bana, Her Şey Çok Güzel Olacak’taki rolü teklif ederken “Mazhar Abi, ben o filmin hayranıydım” dedi.

*MFÖ bir ‘üçlü’ var. Cem Yılmaz’la ‘ikili’ olarak algılanıyorsunuz. Solo albüm de yapmıştınız. Üçlü, ikili, tekil görünümleriniz var?

Vallahi öyle oldu. Bravo, tam isabet. Bir kere, çok tekil olmayı sevmiyorum. Egomu da törpüledim... Cem [Yılmaz] de bir kelam adamı, o da kelimeyle sihir yapan bir adam olduğu için iyi anlaşıyoruz.

*Cem Yılmaz’la birlikte müzik de yapıyorsunuz?

Evet, müzikte de bana destek oluyor. Bizim hiçbir müzisyende olmayan, çok modern cihazları var.

*Öyle mi?

Tabii. Bir de amatörlüğü var. Mesela, Muaf şarkısının yapısını Cem’den aldım. Onun amatörlüğü, hafif bir alaturka motif, beni profesyonel insanlardan daha çok ilgilendiriyor. Sözü de danışabiliyoruz. Sanat konusunda çok takdir ettiğim, zevkine de güvendiğim bir insan Cem. Çok önemli benim için yani.

*Vay canına?

Cem’le beraber müzikte bir şey yapmamız an meselesi.

*Amatörlüğe özgü dinamizmi önemsiyorsunuz? Müzikte, evet. Görsellikte daha profesyonel olmak istiyorum. Bana iki kostüm yaptı Biricik, ortalık karıştı. Medya olayı abarttığı için, çocuklarda [Fuat ve Özkan] bir rahatsızlık tabii ki oluştu. Ben farkında değilim, basmışım gidiyorum. Durumu anlayınca derhal durdurttum. Fuat ve Özkan benim arkadaşlarım, benim için çok değerli.

*Hokkabaz’daki rolünüzden bahsedelim…

Biz, Cem’in yazma sürecinde buluşup görüşüyorduk. Rolü direkt bana yazdı. Bu tabii benim biraz sevdiğim ve müthiş güzel bir şey oluyor. Yıllar süren bir arkadaşlıktan sonra, Cem artık benim neyi ne kadar yapabileceğimi biliyor.

*Yazar Sadık Yalsızuçanlar, sizin Yandım şarkısını sufi bir duyarlılıkla yazdığınızı belirtiyor…
Doğrudur. Bunu ben de medyaya söylemiştim zaten. Onu Medine’de yazdım. Yani “Yandım!” diye orada çıktı. Yanmak, aşkın icaplarından. Aşkın çeşitleri, katmanları var… Ben sanatçı olarak bir çiçekte de aşkı yakalayabilirim, eşimde de yakalayabilirim… Medine’de bir şey yakalamıştım. O bana, içime damlamışsa, ben de onu şarkıya dönüştürmüşsem, işin kalanı da dinleyiciye emanet. Ben ilahi yazmıyorum, profesyonelce, bir şarkı yazıyorum fakat yanıyorum da yani.

*Biricik Suden: Asıl mesele yanmayı bilmek. Yanmayı bildikten sonra, beşerî aşkın da, Allah, peygamber aşkının da doğru ifadesini bulabiliyorsun.

Yaşa! Aynen öyle.

*Aşkın nerede arandığı da önemli sanki?

Biz Seyit Nesimi’nin “Gel gel yanalım ateş-i aşka” ilahisini söyledik, bu sefer onu da diskolarda kadınlara söylediler! Yunus Emre’de de, tövbe estağfurullah, kendimi Yunus’la kıyaslamak için söylemiyorum tabii, ama aşkın özünün değişmediğini, yönünün değişebildiğini gördüm. Türk folklor edebiyatı ve destanlarından faydalandım. Benim de Sarı Laleler’i kime aldığım bellidir yani.

*Medine’ye defalarca gittiniz. Çünkü?.. Medine’de Peygamberimizin kabrinin olduğu yer insana müthiş manevi lezzet, huzur, heyecan veren bir yer. Ve fırsat olsa keşke her zaman giderim peygamberi ziyarete. İslam’ın Woodstock’ı gibi. Her renk insanı görüyorsun. Yalçın Küçük filan bu Woodstock benzetmesini duysa, diline düşeriz. 40 kişilik, kavuniçilerle bir Afrikalı Müslüman kabile geçiyor yanından. Endonezyalılar bambaşka giyinmiş, kafile halinde geçiyorlar. O zaman çok güzel, rengarenk bir tablo çıkıyor ortaya.

*Maneviyat diyorsunuz…

Ben, maneviyatsız hiçbir şey olmaz diyorum bir kere, o kadar. Bir insanda maneviyat yoksa, zor, Allah işini gücünü rast getirsin. Zordur yani.

*Manevi kalitelerle temasınız nasıl başladı? Manevi kalitelerle temasım ilahilerle başladı. Her albümümüze bir ilahi koyarak, bir çeşit… propaganda değil, neyin propagandasını yapacaksın, bir nevi kültür hizmeti yapmaya çalıştık. 300 yıl öncesinin ilahisini bugünkü teknikle söylüyorsun. İyidir yani. Mazeretim Var’da Allah Allah diye bir ilahi vardır. E, çok güzeldir. Onu ne konserde çalıyoruz ne bir şey şimdi. Çaldık bir dönem. Ama Erbakan varken çalamıyorduk!

*Öyle mi?!

E tabii.

*Niye?

Çünkü taraf! Bir ideolojik tarafı desteklemek için yapmıyoruz. Samimi olarak yapıyoruz.

*Beşinci kez de Umreye gittiniz, Allah kabul etsin.
Amin. Ben ilk 1994’te gittim umreye. 4 kere gitmişim. 10 yıl olmuş, bir daha gitmişim. E bunun artık kafama saksı düştü de yeni hidayete erdim gibi algılanmaması lâzım. Ve bir sanatçı olarak daima söylüyorum, nasıl ki Hindistan’a, oraya buraya gidiyoruz, Hicaz’a yani Mekke’ye, Medine’ye gitmek de normaldir. Bu sırf AKP’lilerin, camiden çıkanların gittiği bir yer değil yani, onu belirtmek istiyorum. Ben de umreye gittim ama Yusuf İslam gibi de değilim hani.

*Yusuf İslam AKP’li mi?
Yaa, Müslüman deyince belli bir tip insana alışkın bazıları, görsel olarak. Camiden çıkan, dantelli takke takmış, uzun sakallı bir adam arıyorlar. İşin aslı öyle değil. Ben Suudları tasvip etmiyorum pek. Kadına araba kullanma hakkı vermiyorlar mesela. Buna şeriat diyorlar. O başka bir şey, yani zor. Allah şeriatla yönetilenlere kolaylık versin.

*1400 yıllık İslam kültürünün mimarisi, müziği, edebiyatı…
E tabii, bunu yok farzedemeyiz ki yani.

*Bir de “irtica” olgusu var?
İrtica “geriye dönüş” mü demek? E geriye döndüğümüzde de hiç mi güzel bir şey yok kardeşim?

------------------------------
MFÖ Albümleri

•Ele Güne Karşı (1984)

•Vak The Rock (1986)

•Peki Peki Anladık (1985)

•Aşık Oldum / I Fall In Love (1985)

•No Problem (1987)

•The Best Of MFÖ (1989)

•Geldiler (1990)

•Agannaga Rüşvet (1992)

•Dönmem Yolumdan (1992)

•M.V.A.B. (1995)

•MFÖ (2003)

•Collection (2003)

•AGU (2006)


Mazhar Alanson Solo Albüm

Türk Lokumuyla Tatlı Rüyalar

Eray Turk



Kurtlar Vadisi Pusu' da hepimizin yüzünü güldüren yıldırım karakterini canlandıran Eray Türk yaşam öyküsü kurtlar vadisindeki kadar eglenceli değilmiş.

Eray Türk

Oynadığı Diziler;
2007 - Kurtlar Vadisi Pusu

2003 yılına ait bir haber: Öğretmenim annem benim
Önce üvey annesi, sonra üvey babasının istemediği Eray Türk'e, lisedeki İngilizce öğretmeni sahip çıktı. Öyle ki, Eray, öğretmenine 'anne' demeye başladı.

Göztepe İhsan Kurşunoğlu Lisesi son sınıfta okuyan 17 yaşındaki Eray Türk, yüzlerce örneği olan parçalanmış bir ailenin tek çocuğu.
Annesinin ikinci eşi olan üvey babası onu evden kovduğunda Ankara'da 7. sınıfa giden Eray, çaresiz İstanbul'daki babasının yanına yerleşti. Liseye devam ettiği yıl okul çıkışı gittiği evinde kendisini karşılayan kadın, kendisini 'Babanın yeni eşiyim' diye tanıtınca, Eray'ın hayatı kâbusa döndü. Eray, birkaç gün sonra da bu kadın tarafından evden kovuldu. Elinde bavuluyla sokağa çıktığında gideceği kimsesi yoktu. İngilizce öğretmeni Berna Şolt dışında...

Zili çalması yetti
Eray, öğretmeninin zilini çaldığında, 12 yıllık evli, bir çocuk annesi 33 yaşındaki Berna Şolt, ailesiyle akşam yemeğine oturmuştu.
Berna Öğretmen kapıyı açtığında, karşısında yaşam öyküsünü ezbere bildiği Eray'ı gördü. Olanları dinleyince, kararını verdi; öğrencisini bu şekilde sokağa atamazdı. Berna Öğretmen eşiyle konuştu ve aile Eray'ın bir yıl kendileriyle yaşamasına karar verdi. Kısa süre sonra öğretmenine 'Anne' demeye başlayan Eray, ilk defa mutlu bir aile ortamıyla tanışmıştı.
Bu sevgi ortamında geçen bir yılın ardından da Berna Öğretmen Eray'a desteğini eksiksiz sürdürdü. Bu yılın başında Eray'a kiralık bir ev tuttu.
Eray'ın kirası ve cep harçlığı da yine 'Berna Annesi' ve diğer öğretmenlerince karşılanıyor. Eray bir yandan da dershanede üniversiteye hazırlanıyor.

'Tek dileğim ona kulüp bulmak...'
"İnsanın çocuğu olması için doğurması şart değil" diyen Berna Öğretmen, "Futbol, Eray'ın tek hayali. Gaziantepspor istedi ancak kulübü Anadoluhisarı öyle yüksek paralar talep etti ki, hayalleri bir anda tükendi. Tek dileğim, Eray'a bir kulüp bulmak" derken, Eray ise duygularını şöyle özetledi: "Öz annemden görmediğim ilgi ve şefkati o verdi."

Selim Erdogan


Doğum tarihi: 1972
Doğum yeri: İstanbul
Eğitimi: İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı

Trafik Takip İşleri'nin çay ocağında çalışırken Kocaeli Bölge Tiyatrosu'nun çalışmalarıyla ilgilenmeye başladı. Tiyatrocu olmak için İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı'nın sınavlarına girdi ve kazandı. Konservatuar yıllarında çeşitli projelerde yer almaya başladı. Fatih Erkoç ve Sinan Erkoç şovlarında seslendirme yaptı. 2071 adlı bir projede Rasim Öztekin, Cenk Koray ve Demet Akbağ'la beraber çalıştı. Konservatuarın son yıllarında Dormen Tiyatrosu'na girerek iki sene boyunca Sevgilime Göz Kulak Ol, Komik Para gibi oyunlarda rol aldı. Seray Sever ile birlikte ATV'de sabah kuşağında yayınlanan İyi Günler adlı programı sundu. Daha sonra Çiçek Taksi adlı televizyon dizisinde iki sene süresince seksen altı bölümde Abuzer karakterini canlandırdı. Çalışmalarına bir yıl ara verdikten sonra tiyatroya geri döndü. Fasulye adlı filmde ilk sinema deneyimini yaşadı.

__FİLMLERİ__

2008 - Aşkım Aşkım : Toros
2008 - Hemşire Meri
2007 - Kader : Mirza
2006 - Cemile : Cenk
2006 - Rüya Gibi : Gaffar
2005 - Canın Sağolsun : Erkan
2004 - Dayı : Ali
2003 - Alacakaranlık : Abid Bozoğlu
2002 - Yarım Elma : Zeynel
2002 - Azad : Gani
1995 - Çiçek Taksi : Abuzer

Mustafa Ustundag


Mustafa Üstündağ (d. 11 Şubat 1977, Mersin) Türk tiyatro, sinema ve dizi oyuncusu.
Müjdat Gezen Sanat Merkezi Tiyatro Bölümü'nde tiyatro eğitimi alan oyuncu Kocaeli Bölge Tiyatrosu, Kartal Sanat İşliği, MSM Oyuncuları sahnelerinde görev aldı. Pervasız Tiyatro'da devam etti. Atv’de yayınlanan Yersiz Yurtsuz dizisinde Ferdi Tayfur’un oğlunu, Zincirbozan filminde Talat’ı oynadı. Zeynep’in Sekiz Günü'nde (2007) Ali rolüyle bir üçkağıtçıyı canlandırdı. Halen Show Tv'de yayınlanan Kurtlar Vadisi Pusu dizisinde Muro karakterini canlandırmaktadır. Yüzme, binicilik, pandomim ve futbol ile ilgilenmektedir.




Tiyatro Antigone
Vişne Bahçesi
Duvar
Akad'ın Yayı
Hakkari'de Bir Mevsim
Bunu Yak
Godoyu İzlerken
Şirinler,
Masal Duvar
İnsanın Evreleri
Üşümek
Akadın Yağı

Sinema [değiştir]Zeynep’in Sekiz Günü (2007)
Metropol Kabusu
Neredesin Firuze
Köçek
Yolculuk
Gülizar
Emret Komutanım Şah Mat (Sado)
Ali’nin Sekiz Günü
Vicdan

Televizyon dizileri [değiştir]Kurtlar Vadisi Pusu
Keje
Bedel
Yarım Elma
Yılan Hikayesi
Bizim Aile
Aşka Sürgün
Dikkat Bebek Var
Uy Başuma Gelenler - Cemal
Emret Komutanım
Zincir Bozan
Hayalet
Hayat Bilgisi
Yedi Numara

Sefik Onatoglu Biyografisi


Adı: Şefik Onatoğlu
Doğum tarihi: 13.10.1984
Doğum yeri: Mersin

Kurtlar Vadisi Pusu dizisinde Muro'nun adamı Çeto rolünde oynayan Şefik Onatoğlu'nun ilk ekran macerası Beyaz Show ile başlamış...

Skytürk'te Cengiz Semercioğlu'nun Full Ekran programına konuk olan Şefik Onatoğlu, Televizyon gazetesinin aktardığına göre, Kurtlar Vadisi Pusu dizisinde çok dikkat çeken Çeto karakterinden önce, Beyaz Show'daki skeçlerde de oynadığını söyledi.

Ekranlar ilk olarak Beyaz'ın programında gelen Şefik Onatoğlu, Çeto olarak tanınmadan önce daha çok güldürü programlarında yer almış. Onatoğlu, "Beyaz Show'da skeçlerde oynuyorduk biz. O zaman Beyaz, skeçleri kendisi yapmayacaktı, başkaları yapacaktı, öyle bir karar alınmıştı. Bir kaç bölüm sonra kaldırdılar. Show'un içinde, program devam ederken, onu izleyen ve eleştiren 3-5 karakter vardı. Kimi Beyaz'a karşı, kimi yanında olan tiplerden birisi de bendim. Geçen yıl yayınlanan Güldür Bakalım programında da yardımcı oyuncu olarak katılmıştım" dedi.

YILDIRIM DA REKLAM DA OYNAMIŞ
Kurtlar Vadisi Pusu dizisinde Muro, Çeto ve Yıldırım üçlüsünden Yıldırım'ı canlandıran Eray Türk de bir reklam filminde oynamış. Türk, Kayahan'ın eşiyle birlikte oynadıkları ekmek makinası reklamında fırıncının çırağı rolüyle ilk kez ekranlarda göründüğünü söyledi.